Fotoğrafın Arkasındaki Hikaye: Phineas Gage

Phineas Gage’in (1823-1860) vakası tıp tarihinde en erken kayda geçmiş ciddi beyin hasarı vakalarındandır. Gage’in vakasını ilginç kılan şey sadece beyin travması yaşadıktan sonra hayatta kalmış olması değil, aynı zamanda yaşadığı kaza sonucu büyük bir kişilik değişimi geçirmiş olmasıdır. Kişiliğindeki bu radikal değişim zihin-beden, beyin-zihin ve duygu-akıl arasındaki bağlatınlarda merak uyandırıcı soru işaretleri uyandırmaktadır.

Phineas Gage Vermont’taki demiryolu çalışmalarında bir ustabaşıydı ve demiryolunun yapımı sırasında kayaları patlatmakla görevliydi. Bu süreç o zamanlar günümüzdeki modern yöntemlerle yürütülmüyordu. Şimdilerde demiryolu yapımında önce patlayıcılar yerleştirilir, sonra da patlayıcılar uzaktan patlatılır. Fakat 1800’lerde durum çok daha farklıydı: patlatılacak kayanın kritik noktalarına önce delikler oyulur, bu delikler barutla doldurulur ve deliklere fitiller yerleştirilirdi. Sonra deliğin üstüne kum dökülür ve fitili yakmadan önce patlamanın kayalara doğru şekilde yönlendirdiğinden emin olmak için demir bir çubuk yardımı ile barut sıkıştırılırdı. Bu demir çubuk yardımıyla barutu sıkıştırma eylemi ustalık isteyen hassas bir işti fakat Gage, kendi özel yapım demir çubuğu ile bu işte adeta bir virtüöz idi. Bütün bu süreç tamamlandığında bütün işçiler güvenli bir uzaklığa çekilirler ve biri fitili yakıp çabucak patlama alanından uzaklaşırdı.

Gage şirketindeki en hızlı, en etkili ve en becerikli ustabaşı olarak biliniyordu. İşine getirdiği disiplin ve iş etiği sayesinde üstlendiği projeler zamanında tamamlanırdı. Sosyal meziyetleri sayesinde de iş ekibi arasında oldukça gözde biriydi. “Gözü açık, zeki bir iş adamı” olarak tanımlanmıştı ve kendini yerel tavernaların şaibeli cazibelerinden uzak tutardı. Tabi ailesi ve arkadaşları tarafından da oldukça sevilen biriydi.

1845 yılının 13 Eylül’ünde 25 yaşındaki Gage ve ekibi Cavendish, Vermont civarındaki Rutland ve Burlington demiryollarında çalışıyorlardı. Saat 4:30 civarıydı ve sıcak bir akşamüstüydü. Gage kayada açtıkları bir deliği barut ile doldurmuş, fitili yerleştirmiş ve asistanına deliği kumla kapatması talimatını vermişti. O sırada birisi Gage’e seslendi ve dikkatı dağılan Gage, sesin geldiği tarafa bakarak kum daha deliğe doldurulmadan demir çubuğuyla barutu sıkıştırmaya başladı. Barut anında alev aldı ve Gage’e doğru patladı.

Demir çubuğun ve kafatası hasarının dijital rekonstrüksyonu (Ratiu & Talos, 2004)

Patlama o kadar güçlüydü ki bütün ekip bir anda donup kaldılar, ne olduğunu anlamaları birkaç saniyelerini aldı. Patlama garipti çünkü kaya yerinden dahi oynamamıştı. Ama daha da garibi patlamadan sonra gelen ıslık gibi bir sesti, sanki gökyüzüne doğru bir roket fırlatılmıştı. Aslında o birkaç saniye içerisinde olan şey şuydu ki demir çubuk Gage’in sol yanağından içeri girmiş, kafatasının kökünü delmiş, beyninin ön tarafından geçmiş ve kafasının tepesinden son süratle çıkmıştı. Çubuk bir metreden uzun, 6 kilogramdan daha ağır, bir ucu 3.5 santimetre, diğer ucu ise 6.35 milimetre çaplarındaydı. Patlamadan sonra 30 metre uzakta bulunduğunda çubuk, kan ve beyin parçalarıyla kaplıydı. Patlama sonucu Gage yere fırlatılmıştı. Sersemlemiş fakat mucizevi bir şekilde bilinci yerindeydi, akşamüzeri güneşinin altında yerde donmuş yatıyordu.

Kazayı takip eden dakikalarda Gage ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Çalışma arkadaşları Gage’in ölmemiş olmasının şokunu atlattıkları gibi onu bir at arabasına bindirdiler ve birkaç kilometre ötede kaldığı misafirhaneye götürdüler. Vardıkları zaman Gage arkadaşlarından yardım almadan arabadan indi. Yerel bir hekim olan Dr. John H. Marlow tarafından muayenesi yapıldı, yaraları temizlendi, küçük kemik parçaları çıkarıldı ve büyük kemik parçaları yerine oturtuldu. Sonrasında Dr. Marlow Gage’in kafasındaki büyük yaranın üzerine ıslak pansuman uyguladı ve pansumanı bandajladı. Hiçbir cerrahi müdahele uygulanmadı; daha ziyade yaralar iltihabın akması için açık bırakıldı.

Kazadan birkaç gün sonra Gage’in korunmasız beyninde bir enfeksiyon başladı ve Gage bir komaya girdi. Ailesi Gage’in ölümü için gerekli hazırlıkları yapmaya başladılar fakat Gage bu hastalığı atlatmayı başardı. Dr. Harlow Gage’in kafatasındaki bir apseden beyne sızdığı takdirde ölümcül sonuçları olacak 235 mililitre kadar iltihabı akıtmayı başardı. Gençliğin verdiği dayanıklılığı ile Gage hızlıca iyileşti. Tarih 1 Ocak 1849’u gösterdiğinde Gage görünürde normal bir hayat sürüyordu.

Dr. Harlow Gage’in akıl yürütme kabiliyetlerinin yerinde olduğunu gözlemledi fakat Gage’in karısı ve yakın arkadaşları onun kişiliğindeki önemli ve dramatik değişimlerin farkına varmaya başladılar. İlginç bir şekilde Gage’in beyin hasarının zihinsel etkileri 1868’e kadar belgelenmedi. Massachusetts Medical Society’nin bülteninde yayımlanan bir rapor değişimleri şöyle tarif ediyordu:

“Yaralanmasından önce onu çalıştırdıkları en etkili ve kabiliyetli ustabaşı olarak niteleyen işverenleri zihnindeki değişimi o kadar belirgin buldular ki ona eski işini geri veremediler. Ani nöbetlere müsait, hürmetsiz, (önceki davranışlarının aksine) yer yer en iğrenç saygısızlıklardan keyif alan, akranlarına çok az uyan, ona sunulan kısıtlamalar ve tavsiyeler arzuları ile çeliştiği zaman sabırsızlaşan, bazen dik başlı ve inatçı, fakat bazen de kaprisli ve net bir karardan yoksun, gelecekteki çalışmaları için birçok plan yapan, fakat başka bir plan kendini daha mümkün bir şekilde sunduğu zaman da bu planları terk eden biriydi. Bu durumların ışığında kişiliğindeki değişim o kadar radikaldi ki arkadaşları ve onu tanıyanlar onun hakkında ‘O artık Gage değil’ diyorlardı.’”

Bu detaylı tasvir Gage’in beyin hasarının onun davranışları ve karakteri üzerindeki derin ve kalıcı değişimi vurguluyor.

Gage’in frontal (ön) korteksindeki hasar onun sosyal ket vurma yeteneğini tamamıyla kaybetmesine ve dolayısıyla uygunsuz davranışlar sergilemesine neden oldu. Dikkat, algı, hafıza, zeka ve konuşma gibi temel bilişsel yetenekleri yerinde dursa da öğrenilmiş sosyal normlarını ve ahlaki eğilimlerini yitirdi. Karmaşık sosyal durumlardaki sonuçları tahmin edebilme ve buna göre plan yapma gibi insana özgü yeteneklerinin yok olmasının sebebi beyninin belirli bir bölgesine aldığı hasardı. Gage artık yerinde ve dengeli kararlar veremiyor, bunun yerine hiç tereddüt etmeden içgüdüsel ve pervasızca davranıyordu. Ya onun değerler sistemi temelden değişmişti ya da varolan değerleri artık onun davranışlarını etkilemiyordu. İşin özünde, barut sıkıştırmak için kullandığı demir çubuk ona ilkel bir frontal lobotomi uygulamıştı.

Yine de kazadan beyninin hangi kısımlarının etkilendiği bilimsel bir tartışma konusu olarak kaldı. Hasarın kapsamının çıkarımı sadece Gage’in kafatasındaki kırıklardan demir çubuğun kat ettiği yolu tahmin edilerek yapılabiliyor. Güncel analizlere göre demir çubuk esas olarak Gage’in temel dil bölgelerini barındıran sol prefrontal korteksini etkiledi. Gage’in vakası frontal korteksin kişiliği ve davranışı şekillendirme konusundaki kritik rolünü belgeleyen ilk kanıt olmuştur.

Günümüzde frontral korteksin sosyal algı, karar verme ve bilişsel idari işlevlerdeki önemli rolü yerli yerine oturtulmuştur. Fakat sinirbilimdeki bütün gelişmelere rağmen beyin ve zihin arasındaki ilişki hala gizemini korumaktadır ve modern sinirbilimcilerin bu karmaşık ilişki üzerindeki bilgisi 19. Yüzyıldaki anlayışı sadece çok sinirli miktarda geçebilmektedir.

Peki kazadan sonra Phineas Gage’e ne oldu? Söylenenlere göre eski işine geri dönemeyen Gage New England’ı ve hatta Avrupa’yı dolaştı, kendisini ve o ünlü demir çubuğu sergileyerek para kazandı. Yine söylenenlere göre kısa bir süreliğine kendini New York’taki Barnum’un sirkinde bir merak nesnesi olarak sergiledi. Tıpkı sinirsel hasarının detayları gibi Gage’in kazadan sonraki hayatı da bir tartışma konusu olarak kaldı.

Net olan bir şey varsa o da 1851’den sonra sağlığı kötüleşmeye başlayana kadar bir otobüs sürücüsü olarak çalıştığıdır. Bu işe Hanover’daki Darthmouth Inn’de başladı, sonra New Hampshire’da 18 ay boyunca otobüs sürdü ve sonunda Şili’ye taşınıp yedi yıl boyunca bu işe devam etti. Yıl 1859’u gösterdiğinde sağlığı kötüleşmeye başlamıştı ve annesiyle yaşamak üzere ülkesine geri döndü. 20 Mayıs 1860’da kazadan 13 yıl sonra epilepsi ataklarından dolayı gerçekleşen komplikasyonlar sonucu hayatını kaybetti. Ne yazık ki üzerinde herhangi bir otopsi gerçekleştirilmedi.

1867 yılında Gage’in cesedi San Francisco’daki Lone Mountain Mezarlığındaki mezarından çıkarıldı ve kafatası, demir çubukla beraber, Gage’in kardeşi tarafından Dr. Harlow’a götürüldü. Günümüzde Gage’in kafatası ve kazaya sebebiyet veren demir çubuk Harvard Medical School’daki Warren Anatomical Museum in Harvard Medical School‘da saklanmakta ve sergilenmektedir.

Yazan Nazım Keven

İngilizce aslından çeviren Berkay Ozar

Kaynakça ve Ek Okumalar

Costandi, M. 2006. The incredible case of Phineas Gage, at https://neurophilosophy.wordpress.com/2006/12/04/the-incredible-case-of-phineas-gage/

Damasio, H., Grabowski, T., Frank, R., Galaburda, A. M., & Damasio, A. R. 1994. The return of Phineas Gage: Clues about the brain from the skull of a famous patient. Science. 264, 1102–1105.

Ratiu P. & Talos I. F. 2004. The tale of Phineas Gage, digitally remastered. New England Journal of Medicine. 351: e21-e21.

Van Horn, J. D., Irimia, A., Torgerson, C. M., Chambers, M. C., Kikinis, R., & Toga, A. W. 2012. Mapping connectivity damage in the case of Phineas Gage. PLOS ONE, 7, e37454.

 
 

Share this Post